* Sarp’ın diziye dahil olması size nasıl bir enerji getirdi?
- Pelin: şahane oldu. Sanki uzun zamandır birlikteymişiz gibi...
* Sarp, senin açından “Kavak Yelleri” ve ekibi nasıl?
- Sarp: Çok fırlama, soğukkanlı bir sahtekarı canlandırıyorum. Bu rolü oynamaktan çok keyif alıyorum. Herkes çok tatlı. ıbrahim’le kavga ediyoruz ama...
- Aslı: Tam tersi yakın arkadaş oldular!
* Erkekler hemen kaynaşıyor zaten!
- İbrahim: Erkekler çabucak ortak nokta bulabiliyorlar. Bizim de ortak noktamız Playstation ve Beşiktaş oldu.
Ünlü olmayı çok güzel bir şey sanıyorlar
* Dizide neler oluyor? Geleceğe ışınlandınız, değil mi?
- İbrahim: Evet, üç senelik bir sıçrayış yaptık. Bu büyük değişimler için iki sezona ihtiyacımız olacaktı ve hikaye trajik bir şekilde devam edecekti. ışimiz romantik-komedi olarak geçiyor. O tadı yakalamak için üç sene sonraya gittik.
* Gençlik dizisi furyası var şu anda...
- Pelin: Öncülük ettik onlara.
- İbrahim: “Kavak Yelleri”nden önce ve sonra durumu var. Bu işte bir milat olmak bizi mutlu ediyor elbette.
* Hiç hayranlarınız size, “Ben nasıl şöhret olabilirim?” diye soruyorlar mı?
- Pelin: Evet, tabii. Ünlü olmayı çok güzel bir şey sanıyorlar, ama o kadar zor ki.
- Aslı: Küçük yaştan itibaren bir şey seni sürekli dürtüyor. Eğer başlayabilirsen, dünyanın en mutlu insanı oluyorsun. “Hayatım boyunca bu işi yaparım” diyorsan, mesleğini buldun demektir.
* Bu sene giyim kuşamda 80’ler moda. Size giydirdiğimiz kıyafetleri de bu konsepte göre seçtik. O dönem hakkında neler düşünüyorsunuz?
- Sarp: 81 doğumluyum, şuurumun kendine gelmesi 89... Ama o dönemdeki fotoğraflara baktığımda, o yılların kendine has bir tarzı olduğunu görüyorum.
- Pelin: Annem giyim kuşamına çok meraklıydı ve giysilerini saklardı. Ona “Bunlar çok demode, neden saklıyorsun, atalım” dedim. şimdi çok pişmanım. O ayakkabılar, giysiler şu an bir hazine!
* 80’ler denince aklınıza gelen şeyler neler?
- Aslı: Vatka!
- Sarp: Turgut Özal...
- İbrahim: “Thriller” Michael Jackson. Başka şey dinlemiyordum.
- Pelin: Benim için “Cesur ve Güzel” ile “Yalan Rüzgarı” vardı.
* O yılların filmlerini hatırlıyor musunuz?
- Aslı: “E.T”yi ve Stephen King’in romanından uyarlanan “It” filmini unutamıyorum. Palyaçodan hâlâ korkuyorum.
- İbrahim: “Geleceğe Dönüş” ve “Rocky Balboa” tabii ki. Ben Sylvester Stallone’yi çok seviyorum. Bana çok sempatik geliyor, sanki babammış gibi.
* Teknolojinin bu kadar gelişmediği zamanlarda aşk daha mı güzeldi acaba?
- Aslı: Daha masumdu bence.
*Facebook’la aranız nasıl?
Sarp: Benim yok.
Aslı: Benim de yok, çocuklara randevu veriyorlarmış oradan sakın inanmayın.
İbrahim-Pelin: Bizim de hiç alakamız yok.
Sarp: Benim adıma kızlara, “Öğlen saat 12’de buluşalım, ama güzel değilsen gelme” gibi şeyler yazıyorlarmış! Aman arkadaşlar, sakın inanmayın, o ben değilim!
- İbrahim: Teknolojiden anladığım Playstation 3! 4 çıkarsa ona geçerim.
- Aslı: Iphone’uma pembe kapak alabiliyorsam, benim için yeterli.
* Jetonlu telefonlarla sevgilinizi aradığınız günler...
- İbrahim: Çok güzel! Buluşma yeri belirleyip onu orada beklersin. Cep telefonu yok çünkü. Özlem duygusu çok güzel bence, o ortadan kalkmamalı.
- Sarp: Cep telefonu için “teknolojik tasma” deniyor. Bence çok doğru. Biri sizi arayıp tasmanızdan çekebilir hemen.